2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 40/4 maddesi uyarınca yüksek mahkemelerden olan Danıştay’ın içtihatların birleştirilmesi veya değiştirilmesine yönelik kararlarına Danıştay dairelerinin ve kurullarının, idari mahkemelerin ve idarenin uymaları zorunlu hale getirilmiştir. Aynı zamanda 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 45/5 maddesinde de içtihadı birleştirme kararlarının Yargıtay Genel Kurullarını, dairelerini ve adliye mahkemelerini bağlayacağı belirtilmiştir. Bu kanun maddelerinden anlaşılmaktadır ki, içtihatlar her ne kadar bağlayıcılığı olmayan kaynaklar olsa da içtihatların birleştirilmesine yönelik yüksek mahkemeler tarafından verilen kararların bağlayıcılıkları söz konusudur. Birbirine açıkça ters düşen içtihatların varlığı halinde verilen içtihatların birleştirilmesi kararlarıyla uygulamada ortaya çıkacak sıkıntıların önüne geçilmek istenmektedir.
Kemal Gözler’in değerlendirmesiyle, içtihatları birleştirme kararları somut bir dava ile ilgili olmadığından yargılama faaliyeti kapsamında değerlendirilmeleri mümkün değildir. İçtihatları birleştirme kararları bağlayıcı kurallar getirdikleri için yasama faaliyeti kapsamında değerlendirilmelidirler. Bu doğrultuda da yasama faaliyetini bir yargı organının yürütmesi mümkün olamayacağından Anayasa’ya aykırılık konusunda içtihatları birleştirme kararlarının niteliklerinin eleştirilmesi mümkündür. Bizim de içinde bulunduğumuz Kara Avrupası hukuk sisteminde içtihatlar yardımcı kaynak olarak değerlendirilmekte olsa da hukukumuzda içtihatların birleştirilmesine yönelik kararların bağlayıcılık teşkil etmesi içtihatların bağlayıcı olmamasıyla da çelişen bir durumdur. Kara Avrupası sisteminin aksine Ortak Hukuk, diğer bir adıyla Common Law hukuk sistemi ise, mahkemelerin verdikleri kararlardan oluşan bir hukuk sistemidir.
Av. Muhammed Hüseyin YEŞİL